14.4.14

Kitap Yorumu: Beynimdeki Yangın || Susannah Cahalan



Aman Tanrım! Aman Tanrım!! Aman Tanrım!!! 
Kitabın başından sonuna kadar ki tepkim “Aman Tanrım!” dı. Kitabı kapatınca tek dediğim “Allah düşmanımın başına bile vermesin böyle bir hastalık.”

Susannah Calahan, New York Post gazetesinde bir muhabir. Mutlu ve huzurlu hayatı bir gün sabah kolunda gördüğü ısırık izleri ile değişiyor. Hem de öyle bir değişim ki yedi ay boyunca hayatının nasıl bir evrim geçirdiğinin farkında değil. İyi bir muhabir kendisi, gazeteciliği seviyor. Belki o sabaha kadar ki tek endişesi yazacağı makaleleri nasıl yetiştireceği? Yada kiminle röportaj yapacağı? Ama kader onun için farklı bir yol çiziyor. 

İlk önce unutkanlığı baş gösteriyor. Parkta yürürken ilan panolarının çok canlı ışıkları olduğunu fark ediyor. İşin aslı kendisinde bir şeylerin ters gittiğinin farkında. Muhabir arkadaşı ile bunları konuşuyor ama arkadaşı grip olmuş olabileceğini söylüyor. Sonrasında sağ kolda uyuşmalar, mide bulantıları, baş ağrıları kendini belli ediyor. Doktora gitmesini öneriyor arkadaşı. Susannah’da önce Kadın Doğum uzmanına gidiyor ve onun sayesinde Nöroloji uzmanına görünüyor. EMAR çekiliyor. Ve inanının o çekim sırasında aslında işin çok farklı boyutlara kayacağını anlıyorsunuz. Ki çok sevgili doktoru herhangi bir sorunu olmadığını söylüyor. Yapılan kan testleri temiz. Ama hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor. Bir akşam sevgilisi Stephen’in yanında ilk krizini geçiriyor. Sonrası çok karışık ve acılı. 

İşte, orada, tekerlekli sedyedeyim. 
İşte, ambulansa konuyorum; Stephen elimi tutmuş. 
İşte, hastaneye giriyorum. 
İşte, ben. Havada süzülüyor, aşağıya bakıyorum. Sakinim. Korku yok. 

New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi epilepsi bölümüne geçiş yapıyor. Yirmi sekiz gün boyunca da o hastanede o bölümde kalıyor. Ama o yirmi sekiz gün kesinlikle çok aciz geçiyor. Yapılan bütün EEG’ler, kan testleri temiz çıkıyor. 24 saat boyunca kameralarla izleniyor hatta kendisi. Buraları okurken içiniz cız ediyor, korkuyorsunuz Susannah için. Çünkü bu süre içinde psikoz belirtileri gösteriyor. Televizyondaki insanların onunla konuştuğunu söylüyor, babasının onu öldüreceğini düşündüğünden odasına girmesine kesinlikle izin vermiyor. Ve tabii anlayamadıkları üzere vücudu belli işlevlerini kaybediyor. Konuşma yetisinin yanında okuyamamaya da başlıyor. Ağzını sürekli şapırdatıyor. 

Tıp, bu yılda bile Beyin gibi organı tam olarak anlayabilmiş değil. Ve sanırım anlamayacaklarda. Bir sürü doktorun gözetiminde bile Susannah’ın ne olduğu anlaşılamıyor. Ta ki Dr. Najjar bir test yapana kadar. Ve görüyoruz ki konulmaya çalışılan bir sürü tanıdan sonra ki bunlar; Mono, Bipolar bozukluk, Misk epizot, aksi tanımlanmadıkça, Psikotik Bozukluk gibi bir sürü hastalık. Dr. Najjar tarafından konulan tanı doğrulanınca bundan sonraki süre iyileşmesi için belli ilaçları almaya ve hayata yeniden uyum sağlamaya geliyor. 

Tabii hiçbir şey kolay değil demiştim. Susannah bu hastalıkla bir yandan mücadele etmeye
çalışıyor, bir yandan da araştırmacı kişiliği ile bu karanlık döneme ışık tutacak kaynakları
araştırıyor. Babasının bu süre içinde tuttuğu günlüğü, annesi ile babasının ortak yazdığı hastane defteri, doktor ve hemşirelerle yaptığı konuşmalar, hastaneden aldığı videolar, çevresindeki herkesten yararlanıyor. Ve karanlık dönemi kendisi hatırlamasa da etrafındaki sevdiği kişiler sayesinde aydınlatıyor. Yaptığı makale yayınlanınca bu hastalıktan mustarip olanlar onunla iletişime bile geçiyor. Ve Susannah’ın dediği gibi çok şanslı aslında. Eğer tanı konmasaydı ondan öncekilere olduğu gibi bir akıl hastanesine kapatılabilirdi. Bu hastalığa teşhisi konan 217. insan kendisi. Ve hastalığı sonrakiler için birer ışık kaynağı. 

Kitabı Simay’ın (zimlicious) yorumu sayesinde okumaya karar vermiştim. İyi ki de alıp okumuşum diyorum. Çünkü o kadar çok şey öğrendim ki sayesinde. Gerçi panik atak hastası biri olarak neredeyse paranoyanın bir başka evresine geçiş yapacaktım :) Bence okumamazlık yapmayın. Alın okuyun, okutturun. 

Son olarak size Susannah’ın kendi ağzı ile hastalığını anlattığı bir videoyu paylaşıyorum. Başka röportajlarını falanda okudum ve hastanede kaldığı zamanki videolarını izledim tüyler ürpertici hepsi de. Kendisinin dediği gibi çok şanslı gerçekten. 




Melis A.


Orijinal Adı: Brain on Fire
Yazarı: Susannah Cahalan
Yayınevi: Yabancı Yayınları


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder